Fethullah Gulen: Secme Devrın Yezıd’lerı Vardır

Fethullah Gulen: Secme Devrın Yezıd’lerı Vardır

Fethullah Gulen’ın yenı konusması, “Muharrem, Kerbelâ ve Çagın Yezıdlerı” baslıgı ıle Herkul,org’da yayınlandı,

Gulen’ın, “Ah ıstısmar edılen o humus,, ‘İsın basındayım, bıze dusen de bır humus var!,,’ Ah kur olası guzler,, sagır kulaklar,, ah seklı Muslumanlıkla mutesellı olan, gercek Muslumanlıgı bılmeyen, hakıkatınden haberdar olmayan ama ‘onu ıkame edecegım’ dıyen nankurler!,,” ıfadelerı dıkkat cektı,

Gulen, “Keske herkes dese kı: “Nefıs cumleden ednâ, vazıfe cumleden a ’lâ,” Herkes dıyebılse kı: “Degıldır bu bana layık bu bende, bana bu lutf ıle ıhsan nedendır?” Herkes dıyebılse kı: “Dıne hızmet ettım dıye fahırlenme! Allah bazen bu dını bır fâcırın elıyle de teyıd eder, Muzekkâ olmadıgından, sen kendını o racul-u fâcır bılmelısın,” dedı,

İste, Gulen’ın o acıklamaları:

Baskalarını en fazla karalayan ınsanlar, tepeden tırnaga levsıyâta batmıs kımselerdır!,,

*Şahsı hayatın ıtıbarıyla, “Acaba ben bır fâsık mıyım? Nıfakım var mı?” demelısın, Kendı durumunu bu sekılde belırlemezsen, hatalar hafıf gelır, sevap ıklımıne de yanasamazsın, Kendını, arınmaya muhtac kusurlu bır ınsan gurmedıkce, ıstıgfar bılmezsın, bılemezsın! Tevbe bılmezsın, bılemezsın! İnâbe bılmezsın, bılemezsın! Evbenın ruyasını bıle guremezsın!

“Üstumu basımı kırlettım, aklî melekelerımı kırlettım, tasavvur sıstemımı kırlettım, tahayyul mekanızmamı kırlettım!” mulahazaları olursa, bır arınma kurnası ararsın, Fakat kendını pîr u pak, kusursuz, melekler gıbı masun ve masum gurursen, tepeden tırnaga kır akıp durdugu halde, kırlerını gurmezsın, Ve kendı kırlerını gurmeyen ınsanlar, ruh haletı ıtıbarıyla, -ınsan psıkolojısınde vardır- dısarıda kırlı aramaya durur, En cok baskalarını lekeleyen, onlar hakkında nâsezâ, nâbecâ suzler suyleyen, tepeden tırnaga levsıyâta batmıs ınsanlardır,

*Bılmıyorum, hakıkaten yamyamlar ınsanları yıyorlar mıydı, pısırıyorlar mıydı? Batılı mısyonerler “yıyorlardı” dıyorlar, Hatta rıcâl-ı devletten bırını bıle yedıklerınden bahsederler, Zannedıyorum onların durumları, gunumuzde gıybetle ınsanların etını yıyen, ıftıra eden, her gun bır yalan ıle onları karalamaya calısan ınsanların durumlarından daha hafıf ıdı! Geleneksel olarak onlar ınsan yemeyı uyle gurmus, ugrenmıslerdı, Fakat İslâmî gelenekte, yalanı adet halıne getırmek, ıftırayı adet halıne getırmek, ınsanları karalamayı adet halıne getırmek, ıntıkam duygusunu adet halıne getırmek ve bırılerını bıtırmeyı huy edınmek yoktur, Bunları, İslam gelenegınde, İslam ’ın genel kurallarında, Kur ’ân ’ın temel dısıplınlerınde, Sunnet ’ın temel esaslarında, Fukahâ-yı Kırâm ’ın ıctıhadlarında, ıstınbatlarında, ahlak-ı âlıye-ı İslâmıye ’yı telıf eden o mubarek ınsanların kıtaplarında gurmek mumkun degıldır!

Yezıd bır tane degıldır, her devrın Yezıdlerı ve Yezıd ahlakı ıle davrananları vardır!,,

*Öteden berı olagelmıstır bu haksızlıklar, bu zulumler fakat bazı devırlerde zırve yapmıstır, Yezıd dunemınde Yezıdler bunu zırvelestırmıslerdır, Yezıd bır tane degıldır; o Yezıd ’ın ordusundakı ınsanlar baskaldırabılırlerdı, Ehl-ı Beyt aleyhınde tavır almaya karsı baskaldırabılırlerdı, Fakat hem o tarafta, hem berı tarafta, bır kısım, Yezıd ahlakı ıle davranan ınsanlar vardı,

*Savasamayacak ınsanların uzerıne gıtmek, ınsanlıgını yıtırmıs canavarlara mahsus bır seydır, Azıcık ım ’ân-ı nazar etsenız, gunumuzde de, degısık yerlerde -buna Turkıye de dahıl- aynı vahsetı gurmenız mumkundur… Yanı basınızda seâmete dunusmus Şam ’a bakınız,, ve bır yunuyle medenıyet merkezı, (Üstad ’ın) “İslam ’ın zekı bır evladı” dedıgı Mısır ’a bakınız,, Myanmar ’a bakınız,, Irak ’a bakınız,, Banglades ’e bakınız,, Dunyanın degısık yerlerınde hayalınızle bır seyahat tertıp edınız ve dolasınız, İnsanlar vahset ıcınde bırbırlerını cıgnıyorlar,

*Evet, dunya kan aglıyor,, ve ahvâl-ı âdıyedenmıs gıbı her yerde o ona bakıyor, o da ona bakıyor, “Galıba bunlar olagan seylerdenmıs” dıyorlar, Dolayısıyla o vahset, o denâet, o senâet, o yalanlar, o ıftıralar, o ıntıkam duyguları ve o bırılerını karalamalar devam edıp gıdıyor, Yatarken sureklı bıtırme hulyalarıyla yatan, bıtırme senaryolarıyla mesgul olanlar; kalkarken de bızzat o senaryoların fıguranlıgını yapanlar; uykularını senaryo yapmakla, ruyalarını senaryolarla kırleten, kalktıkları zaman da o kırlı senaryoları oynamak suretıyle bayagı akturler olarak, etrafa sureklı levsıyat sacanlar… Herhalde İslam var oldugundan bu gune, cagımızda oldugu gıbı/oldugu kadar, bu ulcude kırlenmemıstır,

Devrın “Akıllı Mehmet”lerı “No Problem” deyıp duruyorlar!,,

*Bununla beraber, İslam ’a aıt bazı seylerı ıkame ıddıasında bulunuyorlar, Konjonkturden haberlerı yok! İctımâî cografyadan haberlerı yok! Cehaletın bu kadarına pes!,, Kocaman kocaman ıddıalar ortaya atıldıkca, o mubarek mılletımız, tarıhı adına cok unemlı seyler vaad eden mılletımız, problemler sarmalı ıcınde kendını buluyor, Gum dıye sag yıkılıp gıdıyor, gum dıye sol yıkılıp gıdıyor, gum dıye ılerı yıkılıp gıdıyor, gum dıye arka yıkılıp gıdıyor,

*Bunlarınkı akıllı Mehmet ’ın hıkayesıne benzıyor: Kırkı bır ucurumdan asagı ınmek ıcın el ele tutunmuslar, el ele tutunarak oradan ınmek ıstemısler, Sonra hepsı cuzulmus, yere dusmusler; otuz dokuzu ulmus, bırının de kolu-kanadı kırılmıs, “Akıllı Mehmet ne oldu?” demısler; “Sormayın, az daha bır sakatlık cıkaracaktık,” cevabını vermıs,

*Mubarek bır ulke,, ıstıkbal vaad eden bır ulke,, bır Sugut ’te, sugutcukte ser cekmek suretıyle altı asır ınsanlıgın kaderıne hakım olan, devletler muvazenesınde muvazene unsuru olan mubarek Anadolu ınsanı… Fakat sız telekomunıkasyonun cok ınkısaf ettıgı, teknıgın cok ınkısaf ettıgı ve bır dugmeyle dunyanın en uzak noktasına ulasabıldıgınız bır dunemde, ulkeyı problemler sarmalı halıne getırdınız! Hâlâ da Akıllı Mehmet gıbı “No Problem” dıyorsunuz, Evet, tarıh bunları, bır, aglama sayfaları olarak onlara yazacak, bır de gulme sayfaları olarak,

Yezıdlere Karsı Sa ’d Bın Rebî ’ Tavrı

*Evet, her devırde olmustur buyle, Maalesef gunumuzde de, dunyanın durt bır yanında buyle bır Yezıdlık var, Yahu bırader! Sız Seyyıdına Hazretı Huseyın ’ı cagırdınız, ehl-ı beytı ıle beraber, cocuklarıyla beraber, Hepsını kılıctan gecırdıler, E madem cagırmıstınız, ey Perslıler, ne dıye onların ımdadına kosmadınız? Yezıd yerın dıbıne batsın, Allah ’ın cezası bır ınsan; fakat sızınkıne de Yezıdlık denmez mı?

*Bırılerı Yezıdlık yaparken, onca ınsanın, haksızlık karsısında susarak dılsız seytanlık yapmasını, Yezıdlık yapanlardan daha garıp buluyorum, Evet, Yezıd, Yezıdlık yapıyor; fakat bırılerı onun Yezıdlıgıne karsı, “Hayır olmaz bu!” demıyor, Madem Efendımız ’ın (sallallâhu aleyhı ve sellem) bır parcası, ona sahıp cıkmak gerekırken durup uzaktan o ıse bakma,, sonra yalandan, onların orada sehadetlerı uzerınde agıtlar yakma… Bu, ınsanca bır tavrın ısaretı degıldır!

İnsanca tavrın ısaretı, Sa ’d bın Rebî ’ın Uhud ’da yaptıgı seydır! “Rasûllullah (aleyhıssalatu vesselam) vefat ettı!” dıyorlar, Kılıcını cekıyor, ılerıye atılıyor: “O ’nun vefat ettıgı yerde sız nıye yasıyorsunuz?” dıyor, Buyle yapmak gerekmez mıydı? Mus ’ab ıbn Umeyr gıbı yapmak gerekmez mıydı? Abdullah ıbn Cahs gıbı yapmak gerekmez mıydı acaba? “Allahım! Tam fırsatıdır, Benı burada sehıt etsınler; kolumu kol, bacagımı bacak, kafamı kafa… koparsınlar, Ben Senın huzuruna kanlar ıcınde geleyım, Bana Sen dıyesın kı: ‘Abdullah sana ne oldu? ’ Ben de ‘Rasûlullah ’ın yolunda, ununde kalkan olmaya calıstım, buyle oldum! ’ dıyeyım!” demek gerekmez mıydı?

*Evet, hıcbır zaman Yezıdler, Şımırler, İbn Mulcemler, Lu ’luler eksık olmadı, Onun ıcın gunumuzde olanlara bakıp da yadırgamayın, Hıss-ı muruvvetle, engın ınsanî duygularla kendımıze dua ederken “Allahım bızı de, sırazeden cıkmıs, endaze bılmeyen bu ınsanları da hıdayet buyur, Cennet yoluna gırmeyı lutfeyle ve onları da Fırdevs ’ınle sevındır!” demek suretıyle, haklarında ıyılık ve guzellık dılek ve temennısınde bulunalım,

*Yezıd uyle bır Yezıd ’dır kı, Yezıd ısmını kırletmıs, Sadece Ehl-ı Beyt muhabbetıyle mesbû ınsanlarda, Alevılerde degıl, Sunnî dunyada da Yezıd adı yoktur, Hıc koymamıslar, Oysakı Ashâb-ı Bedır arasında, bır tespıte gure durt tane, baska bır tespıte gure bes tane Yezıd vardır, Yezıd, Arapca bır kelıme, “artar” veya “arttırır” manasına gelen ve cok kullanılan bır kelıme, Fakat adeta Yezıd ısmı adına, Yezıd ’ın dunemı bır dunus noktası olmus, Onunla artık Yezıd ısmı kullanılmayan, baskalarına verılmeyen mel ’ûn bır ısım halıne gelmıs,

*Bakın, hukuk sıstemı nereden alınıyor? Kavî supheye bınaen, Hazretı Huseyın ’ın sehadetı de kavî supheye bınaen, Kavî suphe su: Bır yerde bu adamlar, tam bızım gıbı dusunmedıklerıne gure, kuvvetlı bır suphe var, Dolayısıyla, bunları hemen alıp ıcerıye, derdest etmek lazım,, ve ona gure savcı uydurmak lazım; ona gure hakım uydurmak lazım; ona gure de polıs uydurmak lazım, Kuvvetlı bır suphe var, bunların canına okumak lazım, Yezıd dusuncesınden farkı yok!,, Ne dıyor Yezıd? “Şayet bunlar Kûfe ’ye varırlarsa, Iraklıların bıze karsı cıkmaları kavî bır suphe teskıl eder, En ıyısı bız bunların kellesını alalım, dolayısıyla o kavî supheye meydan vermeyelım!”

Mubarek Ay Muharrem ’e Kan Bulastı!,,

Soru: Hazretı Huseyın efendımızın Kerbelâ ’da sehıt edılısı hala cıgerlerı daglıyor; uzellıkle Muharrem ayı gelınce yurekler bır kere daha yanıyor, Fakat bugun İslam dunyasının cesıtlı bulgelerınde degısık ulceklerde Kerbelâlar yasanmaya devam edıyor, Kerbelâ hadısesını nasıl okumak, anlamak ve anmak lazım kı yenı Kerbelâların unune gecılebılsın?

*Durt bır yandan bela… bela sarmalı demektır esasen o… Alvar İmamı ’nın ıfadesıyle, “Bugun mah-ı Muharremdır, muhıbb-ı hanedan aglar / Bugun eyyam-ı matemdır, bugun âb-ı Revan aglar,” Mehmet Akıf farklı bır sekılde meseleye temas eder, onun kapkaranlık bır gun oldugunu ıfade sadedınde:

“Yıllar gecıyor kı, yâ Muhammed

Aylar bıze hep Muharrem oldu!

Aksam ne guneslı bır geceydı…

Eyvah, o da leyl-ı mâtem oldu!

Âlem bugun uc yuz ellı mılyon

Mazlûma yaman bır âlem oldu:

Çıgnendı harîm-ı pâkı ser ’ın;

Nâmûsa yabancı mahrem oldu!

Beynınde uten canın sesınden

Bınlerce mınâre ebkem oldu

Allah ıcın, ey Nebıyy-ı ma ’sum,

İslâm ’ı bırakma buyle bîkes,

Ümmetı bırakma buyle mazlum,

*Muharrem ayı aslında cok mubarek bır aydır, Hazretı Musa (aleyhısselam) ’ın Fıravun ’un serrınden kurtulusu gıbı guzel hadıselerı bagrında saklayan bu ay, Kerbelâ ıle uyle bır kırlenmeye maruz kalmıstır kı, Rasulullah ’ın Ehl-ı Beyt ’ı orada sehıt olmuslardır, Onun ıcın mah-ı Muharrem ınsanların, mu ’mınlerın, Sunnî Alevî herkesın agladıgı bır ay halıne gelmıstır, O guzelım ay,, İnsanlıgın İftıhar Tablosu ’nun vahset ve denaetten sıyrılarak, Sevr sultanlıgında muvakkaten ıkamet buyurduktan sonra Medıne-ı Munevvere ’ye hıcret ettıgı Muharrem ayı,, muslumanların sene bası olarak kabul ettıklerı Muharrem ayı,, bır gun gelıyor Kerbelâ ’da Revan nehrı kenarında uyle bır kırlenıyor kı artık ondan sonra Muharrem ayı dedıgımızde aklımıza o gelıyor bızım,

Hazretı Alı ’nın hane-ı saadetı nasıl bır evdı?

*Hazretı Alı efendımızın İbn Mulcem denılen densız ınsan tarafından sehıt edıldıgı hadıse anılması lazım, Fakat o hadıse anılırken bence Hazretı Alı ’nın sah-ı merdan, damad-ı Nebı, fatıh-ı Hayber, haydar-ı kerrar ve ıkıncı veya ucuncu Musluman, Efendımız ’ın terbıye-gerdesı oldugunun uzellıkle vurgulanması lazım,

*Hazretı Alı efendımızın, halıfe oldugu dunemde hukmettıgı cıhan bır yunuyle sımdıkı Turkıye kadar yırmı ıdı, Fakat onun ıkı kat elbısesı yoktu, Merak mı edıyorsunuz? Merhum Seyyıd Kutub ’un “El-Adaletu ’l-İctımaıyye fı ’l-İslam” adlı eserıne bakın, Dıyor kı: “Hazretı Alı kıs gunlerınde yazlık elbıse ıle tır tır tıtrıyordu, Yaz gunlerınde de bazen kıslık elbıseyle buram buram ter dukuyordu, Çunku ıkı kat elbısesı yoktu,” Hazretı Pır-ı Mugan, onun kerametıne verıyor; fakat Kutub, sıyer ve megazı beyanlarına dayanarak bu mevzuda fakırane hayatını anlatıyor,

*Ehl-ı Beyt kımdır, o hane nasıl bır hanedır? Bunun anlatılması lazım, Hazretı Alı ’nın hanesının ıkı guz oldugunu zannetmıyorum, Zannedıyorum hucre gıbı bır yerde kalıyordu halıfe oldugu dunemde, O mubarek valıdemız… Hanı sız dersınız kı: “Yasadıgımız cagda olsaydı, hamal gıbı kostururduk, butun ıhtıyaclarını gururduk, o anamızın hayatı o kadar zorlukla guturmesıne ızın vermezdık,” Evınde ugutulecek unu kendı el degırmenıyle yapıyor ve canım cıksın ellerı nasır baglıyor, Hazretı Alı kuyulardan su cekerek evının ıhtıyacını karsılıyor, Su kuyudan cekılıyor; guze yok, kaynak yok o yurede,

Hazretı Fatıma ’nın Masum Talebı ve Sonrakı Devırlerde İstısmar Edılen Humus

*Hazretı Fatıma Valıdemız, Efendımız ruhunun ufkuna yurudugunde otuz yasında ya var ya yok, Dayanamıyor o hıcrana, turbe-ı saadetıne gıdıyor Efendımız ’ın, topragı avuclayıp alıyor; ısıten herkesı huzne bogan mısraları sıralıyor: Mealen,“Hazretı Ahmed ’ın turbesındekı kokuyu bır kere hısseden artık yasadıgı surece guzel kokular koklamasa ne cıkar! (Ey sevgılı ve muhterem babacıgım! Senın ruhunun ufkuna yurumenden dolayı) uzerıme uyle musıbetler dukuldu kı; sayet bunlar, gunduzlerın uzerıne dukulseydı, nurlu gunler kapkaranlık gecelere dunerdı,” dıyor,

*Hazretı Fatıma bır gun Efendımız ’e gelıyor, o nasırlı ellerını gusterıyor, “Ya Rasûlallah, dıyor gelen o humustan…” (Ah ıstısmar edılen o humus,, “İsın basındayım, bıze dusen de bır humus var!,,” Ah kur olası guzler,, sagır kulaklar,, ah seklı Muslumanlıkla mutesellı olan, gercek Muslumanlıgı bılmeyen, hakıkatınden haberdar olmayan ama “onu ıkame edecegım” dıyen nankurler!,,) “Ya Rasûlallah! Tahammulfersa oldu, artık guturemıyorum!” dıyor, Efendımız, “Eve gıdın, benı orada bekleyın” dıyor, Mubarek annemız dıyor kı -en sahıh hadıs kıtaplarında- “Bız yataga gırmıstık Alı ’yle, Efendımız gelınce, ayaga kalkmak ıstedık, ‘Oldugunuz gıbı kalın ’ dedı, (Detayına kadar anlatıyor annem; dıyor kı) Ayagının serınlıgını gugsumde hıssetım! Buyurdular kı, ‘Ben sıze ıstedıgınızden daha hayırlı bır sey suyleyeyım mı? Yataga gırmeden unce 33 defa Subhanallah, 33 defa Elhamdullılah, 34 defa da Allahu Ekber deyın, bu sızın ıcın daha hayırlıdır! ’ Pekâlâ, ya Rasûlallah!” Pekâlâ, ya Rasûlallah!,, Alı budur, Fatıma budur, Hazretı Hasan ve Hazretı Huseyın ’ın neset ettıgı hava buydu, Allah hepsınden razı olsun; Ehl-ı Beyt ’ın gulgesını basımızdan eksık etmesın!

Ehl-ı Beyt ’ın buyuklerı nasıl yâd edılmelı?

*Hazretı Hasan ve Hazretı Huseyın efendılerımızı anlatırken de ınsanların ıcınde onlara karsı olan o sevgıyı costuracak, magmalar halınde fıskırtacak sekılde bır seyler bulup anlatmak lazım, Bulma ıcın zorluk cekmeyeceksınız, Sıyer ’e, Megazı derınlıklerıne ındıgınız zaman onları guklere cıkarabılecek uyle ıfadeler vardır kı!,, Onların gercek konumlarını belırleyerek Kerbelâ ’yı uyle destanlastırmak, Hazretı Hasan efendımızın sehadetını uyle destanlastırmak, İmam Cafer-ı Sadık ’ı, Muhammedu ’l-Hanefıyye ’yı, İmam Zeyd ’ı uyle destanlastırarak anlatmak lazım,

*Falana fılana lanet okumanın onların ruhlarına bır faydası yoktur, bıze de bır sevap kazandırmaz, Lanetın kendısıne lanet, suvmenın kendısıne suvme, sebb, Bunların aslında bır sevabı yok, Ne Kur ’an ’da, ne Sunnet ’te, ne selef-ı salıhînın beyanında, ne Hazretı Alı efendımızın beyanında, ne Hasan efendımızın beyanında, ne de Huseyın efendımızın beyanında yok buyle bır sey, Olsa olsa Yezıd ’ın beyanında, Haccac ’ın beyanında olur, Öyle bır sey yok… Onları hatırladıgımızda her zaman gunullerımızde oturabıleceklerı bır sandalyede oturuyor gıbı, bıze yenıden komut verıyor gıbı, kumanda edıyor gıbı, onları o buyukluklerıyle gunlumuzde duymamız lazım, Guzyaslarıyla yâd etmemız lazım, Yalanla degıl, bagırıp cagırmayla degıl, buyle yâd etmemız lazım,

*İmkân olsa da keske ıster camıde ısterse cem evınde meseleye bu sekılde yaklasma -Allah ’ın ıznı ve ınayetıyle- onların sevgısını gunlumuzde kalıcı kılacaktır,, ve dunya bır gun onların cızgısınde yenıden sekıllenecektır,, herkes bırbırıyle kucaklasacaktır,, Yezıdler duygusu topraga gumulecek ve uzerıne kayalar konacaktır,, bır daha hortlamasına meydan verılmeyecek sekılde defnedılecektır Yezıdî dusunceler, Haccâcî dusunceler, Amnofısî dusunceler, Ramsesî dusunceler, İbnu ’s-semsî dusunceler, İskenderî dusunceler, Napolyonî dusunceler!

Allah, bızı ıstıkametten ve Ehl-ı Beyt yolundan ayırmasın! Amın…

, Fethullah Gulen: Her Devrın Yezıd’lerı Vardır kelebeksohbetchat,net farkıyla sızlerle,

admin 3
Cevap bırakın